‘Geleceğin kütüphaneleri’ Kategorisi için Arşiv

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü, kültür mirasımızı koruyarak gelecek nesillere aktarmak, bilgiye erişimi kolaylaştırmak, toplumda kütüphane kullanımı ile okuma alışkanlığını yaygınlaştırmak misyonuyla, yurt çapına yayılmış yenilikçi ve çağdaş kütüphane hizmetleri sunmaktadır. Kütüphanelerimiz 25 milyona yakın eserle vatandaşlarımızın bilgi, kültür ve eğitim ihtiyacını karşılamaktadır.

Kütüphaneler varoluşlarında bu yana, gelişen her teknolojiyi çok hızlı bir biçimde hizmetlerine entegre edebilme özelliğine sahip özel kurumlar olmuşlardır. Bu nitelik sayesinde kütüphanelerin kurumsal kapasitesi her çağın kendine özgü teknolojileri sayesinde sıçrama yaşamıştır. Çağımızda ise kütüphaneler yapay zekâ ile yeni bir sıçrama fırsatına sahiptir.  Yapay zekâ başta olmak üzere teknoloji ve yazılım dünyasındaki yenilikler kütüphanecilik için heyecan verici ve ufuk açıcı fırsatlar sunmaktadır. Bu noktadan hareketle Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye’nin ulusal halk kütüphaneleri politikası, bilgiye erişim ile bilginin kullanımında yapay zekâ, bulut bilişim, makine öğrenimi, nesnelerin İnterneti ve robotik otomasyon başta olmak üzere güncel teknolojik gelişmelerin hizmetlere entegre edilmesine odaklanmıştır. Bu vizyonun ilk aşamasında, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü tarafından 2024 yılında yapay zekâ temelli 100 akıllı kütüphane vatandaşlarımızın hizmetine sunulacaktır. Akıllı kütüphaneler, bilgi ve araştırma gereksinimi için kendisine başvuran kütüphane kullanıcısının bireysel ihtiyaçları ve ilgi alanlarına yönelik bilgi kaynaklarını otomatik olarak önerebilme, ilgili konularda başka kaynaklara da yönlendirme, farklı mekan, veri tabanı ve mecralardaki mevcut fiziksel ve dijital bilgi kaynakları arasında otomatik tarama yaparak kullanıcıya en uygun bilgi kaynağının hangi kütüphanede/hangi koleksiyonda/hangi formatta olduğunu bildirme, kullanılan bilgi kaynakları hakkında analizler yaparak o kaynağı daha önce kullanan diğer kullanıcılar arasında gerekiyorsa sosyal iletişim olanağı sağlama gibi işlevlere sahiptir. Akıllı kütüphanelerin tüm bu işlevleri bir sohbet robotu (Chatbot) yazılımı marifetiyle kullanıcı ile soru-cevap şeklinde sesli iletişim kuran bir sanal asistan/avatar ile gerçekleştirmesi planlanmaktadır.

Bu hedefin öncülü olarak Türkiye’de ilk defa 23-27 Mart 2004 tarihleri arasında İstanbul Rami Kütüphanesi’nde Uluslararası Kütüphane ve Teknoloji Festivali gerçekleştirilmiştir. https://www.kutuphaneveteknoloji.com/

Festivalde kütüphanecilik alanında teknoloji ve yapay zekâ temelli hizmet üretenler, ürün geliştiriciler, girişimciler, kütüphanecilik profesyonelleri, kütüphanecilik hizmeti veren kurum ve kuruluşlar ve tabi ki binlerce kütüphane kullanıcısı genç bir araya gelmiştir.   

Uluslararası Kütüphane ve Teknoloji Festivali her tür kütüphane, bilgi merkezi, dokümantasyon merkezi ve arşiv ile bağlantılı olarak, teknolojik gelişme ve yeniliklerin interaktif olarak tanıtıldığı, kütüphanecilik alanıyla ilgili teknoloji temelli ürün ve hizmetlerin tanıtımına imkânı oluşturacak bilgi ve tecrübe paylaşımına dayalı akademik, teknolojik ve pratik iş birliği platformudur.

Festivalde yapay zekâ atölyeleri, yazılım ve kodlama atölyeleri, robotik atölyeleri, app-in-a-day uygulamaları, kariyer ve staj simülasyonları, demolar, oyunlaştırma stüdyoları, hologram demoları, 3D yazıcı atölyeleri, dijitalleştirme demoları, akıllı kitap atölyeleri, VR-AR demoları gibi teknolojik etkinlikler gerçekleştirilmiş, aynı zamanda ilham verici konuşmalar, panel ve konferanslar ile mesleki seminerler düzenlenmiş dijital sanat sergileri açılmıştır.

Uluslararası Kütüphane ve Teknoloji Festivali’ne ilişkin sayımlama şu şekildedir.

İlham veren konuşmalar5
Panel oturumları6
Panelistler19
Mesleki seminerler8
Poster sunumları35
Firma sunumları31
Atölye çeşidi185
Ana sponsor1
Paydaş kurumlar11
Stantlarda yer alacak firmalar50

Yoğun bir planlama aşamasından sonra hayata geçirilen ve hedeflenen amaçlara ulaşılan Uluslararası Kütüphane ve Teknoloji Festivali, Türkiye’deki kütüphaneciliğin prestijli bir etkinliği olarak geleceğe taşınacaktır.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü tarafından TOBB Kreatif Endüstriler Meclisi, Ankara Kalkınma Ajansı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK Akademi) ve Sosyal İnovasyon Ajansı ile iş birliğinde Kütüphanecilik Fikir Maratonu (Ideathon) düzenlendi.

Türkiye’de kütüphanecilik alanında gerçekleştirilen bu ilk fikir maratonunun amacı 21. yüzyılın bilgi gereksinimlerine uygun olarak tasarlanmış, teknolojiye dayalı, yenileşimci (inovatif, yenilikçi), kapsayıcı ve sürdürülebilir kütüphanecilik fikirlerini ortaya çıkarmaktı. Organizasyonun temelde iki ana hedefi var. İlki geliştirilen fikirleri halk kütüphanesi hizmet yelpazesine dahil edebilmek ikincisi ise birer girişim örneği olan fikirlere yatırımcı desteği bulabilmek.

Kütüphanecilik Fikir Maratonu’na “Bilgi Teknolojileri”, “Dezavantajlı Grupların Bilgi Gereksinimleri ve Erişilebilirlik”, “Geleneksel Kütüphane Hizmetlerinde Yeni Yaklaşımlar” ve “Yaşam Boyu Öğrenme ve Sargın Eğitimin Desteklenmesi” kategorilerinde 100’ün üzerinde başvuru yapıldı. Gerçekleştirilen ön değerlendirme sonucu 10 takım Ankara’da yapılan final etabına davet edildi.  

TOBB İkiz Kuleler Sosyal Tesisleri’nde 11-12 Aralık 2023 tarihlerinde düzenlenen final etabında yarışmacı takımlar, 2 gün ve 1 gece boyunca fikir maratonu mentör grubu ile beraber çalıştılar. Mentörler takımlara, fikirlerini optimum seviyeye çıkarabilmeleri ve sunumlarını güçlendirmeleri için destek oldular. Bu destek fikir alışverişi biçiminde gerçekleşti.

12 Aralık 2023 Salı günü, öğleden sonra jüri oturumu başladı. Takımlar jüri ve izleyiciler önünde final sunumlarını gerçekleştirdiler. Jüri, takımların sunduğu fikirleri belirli değerlendirme kriterlerine göre puanladı. Ve nihayetinde Kütüphanecilik Fikir Maratonu’nda “Kütüphaneler için Sürdürülebilir Yeşil Ekosistem Modeli” fikriyle “Yerelden Yeşile Kütüphane” takımı birincilik; “Okutan” adlı fikirleriyle yine “Okutan” takımı ikincilik; “Atölyem Kütüphane” fikriyle “Dolmayan Kumbara” adlı takım da üçüncülük ödülüne değer bulundu. Ayrıca “Çanakkale Gezici Kütüphane” takımının “Gezici Online 1.0″ fikri ile “Kütüphaneciler 5.0” takımı da “Kamu Kaynaklı Yayınlar Veri Tabanı: Kamu Kaynaklarına Verimli Erişim ve Milli Kültür Hafızasının Güçlendirilmesi Projesi” fikri mansiyonla ödüllendirildi.   

Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk Kütüphaneciliği Sempozyumu Türk Kütüphaneciler Derneği sahipliğinde 4-7 Ekim 2023 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde gerçekleştirildi. Sempozyumda Cumhuriyet dönemi kütüphanecilik gelişmeleri ayrıntılı bir biçimde değerlendirildi. 2 açılış konferansı, 11 oturumda toplam 43 bilimsel bildiri ve 7 poster sunumu yapıldı. Yaklaşık 900 katılımcı ile gerçekleştirilen etkinlikte bilimsel toplantıların yanı sıra meslektaşlar arası yoğun bir informal iletişim gerçekleşti.

Bu kapsamda Cumhuriyet’in 100. yılında Türk kütüphaneciliğinin göstermiş olduğu gelişim çizgisine ilişkin kişisel görüşlerimi değerlendirmelerinize sunmak istiyorum.  

Türkiye’de kütüphanecilik, Cumhuriyet’in birinci 100 yılı içinde büyük bir gelişim gösterdi ve toplumun eğitim, kültür ve bilim gereksinimlerinin karşılanması yolunda çok önemli bir misyon üstlendi. Bunu da kısmen başardı. 100 yıllı süreçte kütüphaneler, eğitim kurumları, kültür merkezleri ve kültürel miras arşivi olarak topluma hizmet etmeye devam ettiler. Günümüzde de bilgiye erişimi kolaylaştırmak ve okuma kültürünü teşvik etmek için önemli bir araç olmaya devam ediyor.  

Sempozyum boyunca yetkin isimler tarafından birçok önemli gelişme dile getirildi. Türk kütüphaneciliğinin gelişimi ve evrimi açısından en önemlisi olduklarına düşündüğüm konular şunlar:

  1. Milli Kütüphane’nin kurulması ve geliştirilmesi, Türk kütüphaneciliği için hem merkezi bir otorite kurum oluşturulması hem de Türkiye basılı kültürel mirasın derlenmesi ve korunmasının sağlanması açısından önemli bir adımdır. Milli Kütüphane, kuruluşundan itibaren Türkiye’nin milli belleğini korumak ve erişilebilir kılmak amacıyla önemli bir misyon üstlendi. Bu misyonu destekleyecek diğer gelişmelerin ortaya çıkmasına da neden oldu. Örneğin gerekli insan kaynağının sağlanabilmesi için kütüphanecilik bölümlerinin kurulmasını tetikledi ya da teknik hizmetler alanında otorite kurum olabilme yolundaki adımlar niteleme hizmetlerini geliştirdi.  
  2. Türkiye’de kütüphanecilik eğitimi veren bölümlerin kurulması ve kütüphanecilik alanında uzman yetiştirmek için çaba harcanması, kütüphanecilik mesleğinin kalitesini artırdı. 20 yüzyılda Türkiye’de yetişen duayen kütüphanecilerimizin mesleğe katkıları muazzamdır.  Modern kütüphaneciliğimiz kahramanlar bugünkü kütüphaneciliğimizin temellerini sabırla, bin bir zahmetle ve adım adım kurguladılar.  
  3. Türk Kütüphaneciler Derneği’nin 1949 yılında kurulması, kütüphanecilerin kendilerini bir cemiyet olarak görmelerini sağladı. Onları ortak bir mesleki ülkü etrafında bütünleştirdi.   Derneğin kurulmasıyla kütüphanecilerin mesleki bilgi ve becerileri ile mesleki savunuculuk bilinci yükseldi.  
  4. 1952 yılından itibaren yayın hayatına başlayan Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni ilk mesleki dergimiz olup kesintisiz yayınlanmaya devam ediyor. 1987 yılında Türk Kütüphaneciliği adını alan dergi üzerinden Türk Kütüphaneciliği’nin 70 yıllık macerasını gözlemleme şansına hâlâ sahibiz.
  5. Kütüphaneciler tarafından kurgulanan ve 1949 yılından itibaren kutlanan gelen Kütüphane Haftaları, kütüphanelerin toplum içindeki rolünü vurgulaması, kitap okuma alışkanlığını teşvik etmesi ve okuma kültürünü yaygınlaştırması açılarından çok uzun süre önemini kaybetmeden hayatta kalmayı başarmış önemli bir girişimdir.   

Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında Türk Kütüphaneciliği’nin başarısı, kütüphanelerin toplumun değişen ihtiyaçlarına uyum sağlaması ve kapsayıcı bir şekilde bilgiye erişimi teşvik etmeleriyle yakından ilişkili olacak. Bunun için Türk kütüphaneciliğinde karar alıcılar şu hususlara önem vermek zorunda.

  1. Dijitalleşme ve Teknoloji: Kütüphaneler, dijital koleksiyonlarını ve çevrimiçi hizmetlerini genişletmeye devam ederek teknolojik gelişmelere ayak uydurmalı. Elektronik kaynakların sağlanması ve kullanıcıların bu kaynaklara erişimini kolaylaştırmak, kütüphanelerin önemli bir rol oynamasını sağlar.
  2. Eğitim ve Kütüphane Hizmetleri: Kütüphaneler, eğitim kurumları ve toplumun bilgi ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla hizmet sunmalı. Öğrencilerin bilgi becerilerini geliştirmek, bilgiye erişimde yardımcı olmak ve okuma alışkanlığını teşvik etmek için kütüphaneler eğitim programlarına odaklanabilir.
  3. Kütüphane Standartları ve Kalite: Kütüphane hizmetlerinin kalitesini artırmak için ulusal standartlar geliştirilmeli mevzuat sürekli güncellenmeli.
  4. Toplumsal Katılım: Kütüphaneler, toplumsal katılımı artırmak için çeşitli etkinlikler ve programlar düzenlemeye devam etmeli. Kitap okuma etkinlikleri, seminerler, sergiler ve diğer etkinliklerle toplumun kütüphanelere olan ilgisini artırabilirler.
  5. Kütüphane Kampanyaları ve Tanıtım: Kütüphaneler, hizmetlerini ve kaynaklarını tanıtmak için etkili kampanyalar düzenlemeli. Toplumun kütüphanelerin sağladığı faydaları daha iyi anlamalarını teşvik etmeli.
  6. Kültürel Mirasın Korunması: Kütüphaneler, Türkiye’nin kültürel mirasını koruma görevini asla göz ardı etmemeli. Özellikle nadir ve önemli eserlerin korunması, kataloglanması ve erişilebilir hale getirilmesi büyük bir öneme sahip.
  7. İş birlikleri: Kütüphaneler, diğer kurumlar, kütüphane dernekleri, eğitim kurumları ve yerel yönetimlerle iş birlikleri kurmaya ve kaynaklarını paylaşmaya devam etmeli bu hizmetlerini genişletmeli.
  8. Kütüphane Yönetimi ve Personel Yetkinliği: Kütüphane yönetimi ve personel yetkinliği, kütüphanelerin etkin bir şekilde çalışabilmesi için büyük öneme sahip. Kütüphane profesyonelleri, değişen gereksinimlere ve teknolojilere uyum sağlayacak şekilde sürekli eğitim almalı.
  9. Kütüphane Finansmanı: Kütüphanecilik ucuz bir sektör değildir. Kütüphanelerin sürdürülebilirliği için yeterli finansman sağlamak kritik bir meseledir. Kamu ve özel sektörden kaynakların ayrılması ve kütüphanelerin bütçelerinin desteklenmesi gerekiyor.
  10. Erişilebilirlik ve Engellilere Duyarlılık: Kütüphaneler, engelli bireyler için erişilebilir olmalı. Dijital ve fiziksel kaynaklara erişimi kolaylaştırmak için önlemler alınmalı.
  11. Kütüphane Bina ve Altyapıları: Fiziksel kütüphane binaları, rahat ve modern bir ortam sunmalıdır. Altyapılar güncel teknolojiye uygun olmalı ve kullanıcıların ihtiyaçlarına cevap verebilmeli.
  12. Yerel Kültür ve İhtiyaçlara Uyum: Kütüphaneler, bulundukları toplumun kültürel ihtiyaçlarını yansıtan koleksiyonlara sahip olmalı ve yerel toplumun gereksinimlerini karşılamak için esneklik göstermeli.
  13. Bilgi Gizliliği ve Güvenliği: Kütüphaneler, kullanıcıların bilgi gizliliğini ve güvenliğini korumalı. Kişisel bilgilerin korunması ve güvenli erişim sağlanmalı.
  14. Veri Yönetimi ve Analitiği: Kütüphaneler, veri yönetimi ve analitik araçları kullanarak kullanıcı ihtiyaçlarını daha iyi anlamalı ve hizmetlerini bu bilgilere dayalı olarak geliştirmeli.
  15. Değişen Okuma Alışkanlıkları: Dijital medyanın artan kullanımıyla birlikte okuma alışkanlıkları da değişiyor. Kütüphaneler, bu değişen alışkanlıklara uygun olarak e-kitaplar, sesli kitaplar ve dijital içeriklere daha fazla odaklanmalı.

Dünyadaki kütüphane gelişmelerine bakıldığında dijitalleşme, iş birlikleri, ağ kurma, yaratıcı alanlar oluşturma, verileri analiz etme ve yönetme, topluluk odaklı hizmetler sunma konularına ağırlık verilmeye başlandı. Diğer bir deyişle dünya genelinde kütüphaneler, fiziksel koleksiyonlarının yanı sıra dijital koleksiyonlarını da genişletiyor. E-kitaplar, sesli kitaplar ve dijital arşivler popüler hale geliyor. Ülke sınırlarını aşan iş birlikleri ve ağlar kuruyor. Bu sayede kaynaklar ve deneyimler paylaşılıyor, küresel ölçekte daha geniş erişim sağlanıyor. Kütüphaneler sadece kitapların saklandığı mekanlar olmaktan çıkıyor. Yaratıcı alanlar, koçluk hizmetleri, sanat atölyeleri ve etkinlikler sunuyor. Kütüphanelerin kullanıcı ihtiyaçlarını daha iyi anlamaları için verileri analiz edip bu sayede hizmetleri özelleştirilebiliyor. Kütüphaneler, yerel toplumların ihtiyaçlarına daha fazla odaklanıyor. Eğitim, istihdam destekleri ve toplumsal hizmetler sunma konusunda aktif rol oynuyorlar.

Dünyadaki kütüphanelerle Türkiye’deki kütüphaneler arasında bazı benzer eğilimler görülse de her iki taraf da kendine özgün gereksinimlere yanıt veriyor. Türkiye’deki kütüphaneler, yerel kültür ve toplum ihtiyaçlarına daha fazla odaklanma eğilimindeyken, dünya genelinde kütüphaneler, küresel ölçekte erişim ve iş birlikleri konularına ağırlık veriyor. İş birlikleri ve bilgi paylaşımı, kütüphanelerin daha etkili hale gelmesine katkı sağlayan önemli bir faktör.

Her kütüphane için koşullar farklı olabilir. Dolayısıyla evrensel gelişmeleri göz ardı etmeden belirli bir bölgenin veya toplumun ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş çözümlere odaklanmak gerekiyor. Bu değerlendirmeler zaman içinde değişebilir, çünkü teknoloji ve toplumun ihtiyaçları sürekli olarak gelişiyor.

Medeniyetler bilimsel ve toplumsal değerler üretilerek kurulur ve gelişir. Bu gelişme sürecinde kültür birikimli bir biçimde ilerler. Bu noktada halk kütüphaneleri, işlevleri gereği hem bilimsel iletişimde hem de toplumsal gelişimde etkin bir rol üstlenir. Dolayısıyla medeniyet oluşturma ve geliştirme sürecinde halk kütüphaneleri son derece önemli ve etkin bir toplumsal kurumdur. Halk kütüphaneleri, bünyesinde yer alan insanlığın yazılı kültür mirasını, insanlığın hizmetine sunarak toplumun bilgi gereksinimlerini karşılamayı amaçlar. Bu hedef doğrultusunda, halk kütüphanelerinin bilgi toplumunun gereklerini karşılayarak çok daha verimli bilgi hizmetleri sunabilmesi ancak meselenin bütüncül bir yaklaşımla ele alınmasına ve halk kütüphanelerinin geleceğinin stratejik yöntemlerle planlanmasına bağlıdır. Böylelikle halk kütüphaneleri bilgi toplumuna dönüşüm süreçlerinde kendilerinden beklenen katkıları sağlayabilecek niteliğe kavuşmuş olur. Bu inanç ve yaklaşımla Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Bilgi ve Belge Yönetimi Anabilim Dalı’nda, çok değerli hocam Sayın Prof. Dr. Bülent Yılmaz’ın danışmanlığında yürüttüğümüz “Türkiye’deki Halk Kütüphanesi Sisteminin Değerlendirilmesi ve Bir Ulusal Halk Kütüphanesi Stratejisi Önerisi” başlıklı doktora tezi 2019 yılında tamamlanmıştır. Hiperyayın tarafından yayınlanan bu kitap sözü edilen bu doktora tezine dayanmaktadır.

Öncelikle, yönlendirme, teşvik ve destekleri ile bu kitabın oluşmasında büyük rolü olan, sadece doktora eğitimim sürecinde değil diğer alanlarda da ilgi ve yardımlarını benden esirgemeyen çok kıymetli hocam ve tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Bülent YILMAZ’a şükranlarımı sunarım. Onun öğrencisi olmak sadece onun akademik derslerine katılım sağlamak değildir. Aynı zamanda onun yazarak, söyleyerek ya da bizzat yaparak kültüre yaptığı katkıları takip ederek yaşamı bir başka biçimde sorgulayabilecek noktaya geldiğimizi fark etmektir. İkinci olarak ise bu kitabın çıkış noktası olan doktora tezime gösterdikleri ilgi ve verdikleri katkılardan dolayı Tez İzleme Kurulu’ndaki değerli hocalarım Prof. Dr. Fahrettin ÖZDEMİRCİ ile Doç. Dr. İrem SOYDAL ÖZTÜRK’e bir kez daha teşekkür ederim. Son olarak Hiperyayın ailesine çalışmaya verdikleri katkı ve harcadıkları emek için çok teşekkür ediyorum.

Türkiye’de halk kütüphaneleri konusunda ulusal kapsamda bir stratejinin geliştirilme süreçlerine odaklanan bu kitabın mesleğimize ve halk kütüphanelerinin geleceğine katkı sağlamasını diliyorum.

Karadeniz, Ş. (2021). Türkiye’de ulusal halk kütüphanesi stratejisi. İstanbul: Hiperyayın.

Bu çalışma, Türkiye’de halk kütüphaneleri için oluşturulacak ulusal bir stratejinin hazırlık
sürecine odaklanmıştır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bilgi toplumuna geçiş sürecinde halk kütüphaneleri hizmetlerini ve yapısal bileşenlerini gözden geçirmek zorunda kalmaktadır. Bu yeni durum halk kütüphaneleri konusunun stratejik bir yaklaşımla ele alınmasını ve Türkiye için bir ulusal halk kütüphanesi stratejisi oluşturulmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu araştırmanın amacı; Türkiye’nin koşullarını dikkate alan, bilgi toplumunun parametrelerine uygun amaç ve hedefler doğrultusunda geliştirilen, uluslararası strateji ve ilkelerden yararlanılarak oluşturulan ve eylem planları ile desteklenen bir ulusal halk kütüphanesi stratejisi geliştirme sürecine ilişkin bir model oluşturabilmektir. Çalışmanın araştırma sorusu da şu şekilde belirlenmiştir: Türkiye’de ulusal halk kütüphanesi stratejisi nasıl bir yaklaşımla hazırlanmalıdır? Bu araştırma sorusuna bağlı olarak, araştırmanın hipotezi, ‘Türkiye’de ulusal bir halk kütüphanesi stratejisi bilgi toplumu parametrelerini, uluslararası yaklaşım ve uygulamaları ve Türkiye’nin koşullarını dikkate alarak hazırlanmalıdır.” biçiminde oluşturulmuştur. Araştırmada betimleme yöntemi kullanılmış olup, veri toplama tekniği olarak yarı yapılandırılmış görüşme gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında Eylül-Aralık 2018 tarihleri arasında, halk kütüphaneleri ile ilişkili, paydaş olarak
tanımlanan 35 uzman, uygulamacı, yönetici ve akademisyen ile görüşülmüştür. Görüşmeciler bir ulusal halk kütüphanesi stratejisinin hazırlık süreciyle ilişkili 13 soruyu yanıtlamışlardır. Yanıtlar sesli olarak kaydedilmiştir. Kayıtlar daha sonrasında deşifre edilerek Microsoft Word ortamına aktarılmıştır. Verileri analiz etmek için kodlama yapılmıştır. Görüşlerde yoğunlaşılan noktalar kodlanarak tablolaştırılmış ve kategoriler temelinde değerlendirilmiştir. Sonuç olarak Türkiye’de halk kütüphaneleri konusunda ulusal çapta bir stratejiye gereksinim olduğu anlaşılmıştır. Halk kütüphanelerini planlı bir biçimde yönetebilmek, kaynakları verimli kullanmak, kütüphanelerin birbirleriyle eş zamanlı olarak gelişmesini sağlayabilmek, ayrıca hem halkın hem de üst düzey karar alıcılar üzerinde farkındalık yaratmak ve üst yöneticilere süreçler ve hedefler konusunda ipuçları sunmak üzere ulusal halk kütüphanesi stratejisi hazırlanmalıdır. Çalışmanın öneriler bölümünde genel öneriler dışında, Türkiye Ulusal Halk Kütüphanesi Stratejisi Geliştirme ve Uygulama Modeli Önerisi adlı bir öneri sunulmuştur.

Bilgi Dünyası Dergisinde yayınlanan tam metine erişmek için tıklayınız.

Karadeniz, Ş. ve Yılmaz, B. (2020). Türkiye’deki halk kütüphaneleri için ulusal strateji ve eylem planı geliştirme süreci: durum değerlendirmesi ve bir model önerisi. Bilgi Dünyası, 20(2), 299-349.

Creating Coworking Spaces in Public Libraries in the 21st Century

21. yüzyılın halk kütüphaneleri nasıl olmalı? sorusu kafamı yakıcı bir biçimde meşgul ederken, Mehmet Tez’in Milliyet Gazetesi’nde yer alan ufuk açıcı yazısı kütüphanelerin fiziki mekân bağlamında yeni bir işlevinin daha olabileceğine yönelik ipuçları sundu bana.

Son yıllarda ofis ortamında yaşanan radikal dönüşümlere değinen Tez (2017) şöyle diyordu yazısında: “…Başta plazalar cazipti. Ardından butik ofisler geldi. Butik butik takılmak da kasınca bu sefer ‘bilgisayarım neredeyse ofisim orası’ furyası başladı. Şezlongtan çalışmanın nimetlerini anlatan yazılar dergileri, hafta sonu eklerini doldurdu. Ama hayat durmaz. Hep yenilik ister. O da sıkmaya başladı. İmdada kafeler yetişti. Kafeden çalışma, kafede kitap yazma, kafede toplantı yapma, kafede brain storming dönemi geldi. Fakat kafelerin de trend eğrisi inişe geçince plazadan şezlonga, oradan kafede prizin yanındaki masaya çökmüş insanlar ‘ya aslında kendimize ait ufak bir yerimiz olaydı iyiydi’ demeye başladılar. Ancak bu trend yolculuğu ve üçüncü nesil mekanlar emlak fiyatlarını artırmıştı. Çıktığınız ofise giremiyordunuz. Mantık ve şartlar ‘bir araya gelelim’ dedirtti. Bir arada olalım, herkes kendi işini yapsın ortak ofis tutalım. Sıradan vatandaş bunu daha düşünürken girişimciler açığı gördü işe el attı. Paylaşımlı ofisler belirdi. Üstelik bu kiralık ofisler plazalardaydı…”

Coworking olarak adlandırılan yeni nesil ofis paylaşım modeli, masaların günlük, haftalık veya aylık olarak kiralanabileceği, esnek, paylaşımlı çalışma ortamlarında, birbirinin yanında çalışma pratiği anlamına gelmekte (Seo, Lysiankova, Ock ve Chun, 2017, s.1). Bu tür bir iş ve çalışma mekânı yeni bir olgu olduğu için literatürde kavramın farklı açılardan ele alındığı görülmekte. Ortak bir tanım verecek olursak coworking farklı alanların çeşitli profesyonelleri tarafından kullanılan/paylaşılan işyerleri ya da işyeri paylaşımıdır. Fuzi’ye göre (2016, s.4) Coworking sadece fiziksel bir mekânı paylaşmak değildir. Aynı değerleri paylaşan ve sinerji yaratmanın keyfini yaşayan, benzer insanlardan oluşan (serbest çalışanlar, girişimciler, yeni teşebbüslerden ve küçük şirketlerden oluşan) bir topluluk oluşturmakla ilgilidir. Ticari kaygıları görmezden gelebilirsek eğer, coworking mekânlarının topluluk temelli bir yaklaşımın teşvik edilmesi için geliştirildiğini ileri sürebiliriz.

Tez (2017), 2010’da piyasaya sunulduğundan beri pazara hakim durumda olan WeWork adlı girişimi örnek olarak gösteriyor: Fransa’daki WeWork, eskiden Fransa’nın en büyük nükleer enerji santralinin bulunduğu devasa binada çalışma alanları yaratmış. Şirketin değeri 20 milyar dolarmış. Çalışanlara lojistik destek dışında -ki bu sadece hızlı internet değil, mesela burada pek çok yerde olmayan 3D yazıcı var- kültürel etkinlikler muhtelif içeriklerde seminerler de organize ediyormuş”.

Ortak ofislerin düşük kira maliyeti, ofis ekipmanlarından uygun fiyattan yararlanmak, kullanım esnekliği, networking, modern çalışma mekânları ve mentörlük Coworking’in avantajlarıyken; daha az kontrol, boş mekân yetersizliği, gizlilik, veri depolama ve şirketin imajı dezavantajları olarak ortaya çıkmaktadır. En önemlisi de sizin sosyal ve kişisel özelliklerinizin ortak mekanlarda işbirliği yapmaya yatkın olmadığı durumlarda sorun yaşama olasılığı yükselmektedir (Yalçın, 2017)

Tez’in (2017) de sorduğu gibi ücretler konunun en önemli yanı: “Peki bu ofislerden bir sürü olsa ve para vermesek, bedava olsa. Nasıl olur?” Yazıdan Kadıköy Belediyesi’nin, İDEA adlı bir coworking mekânı açtığını da öğreniyoruz. Dolayısıyla sadece özel girişimcilerin değil yerel yönetimlerin de alandaki gereksinimi görüp kamu yararına yeni bir hizmet çeşidi sunma arayışında olduğu anlaşılıyor.

Peki, soru şu? Yerel yönetimler gibi kamu yararı gözeten ancak ticari rakipleri karşısında en büyük avantajı hizmetlerini ücretsiz sunmak olan halk kütüphaneleri, 21 yüzyılda tıpkı makerspace’ler gibi bireysel girişimcilere coworking mekânları sunarak toplumsal bir değer yaratamazlar mı?

21.yüzyılın halk kütüphaneleri nasıl olacak sorusuna kafa yoran akademisyenlerin ve uygulamacıların hemfikir oldukları konulardan biri de halk kütüphanelerinin hem fiziki hem de sanal ortamlar yaratarak insanlar arasında bağlantı (connection) sağlayacaklarıdır. Örneğin Davey (2013, s.3) halk kütüphanesini tanımlayan temel bileşenlerden birinin hem fiziksel hem de sanal olarak keyifli ve kullanımı kolay, güvenli, yaratıcı bir topluluk mekânı olduğunu söylemektedir.  Lison (2016, s.7) halk kütüphanelerinin vatandaşlara açık, otoriter olmayan ve ticari olmayan kamusal kültürel mekanlar olduğunu ve birçok kişi için halk kütüphanelerinin ikinci bir oturma odası haline geldiğini ifade etmektedir. Noh (2015, s.792-795) Kütüphane 4.0 modellerini anlatırken sonsuz yaratım mekânından bahsetmektedir. Sonsuz yaratım mekânı olarak kütüphane insanların bir araya geldiği ve bazı teknolojilerle yeni şeyler yarattığı bir alandır. Levien (2012, s.19) ise halk kütüphanelerinin karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmek için bazı stratejik tercihler yapmak zorunda kalacakları ifade etmiştir. Bunlardan biri de bireyden, topluluk kütüphanelerine uzanan yeni bir boyuttur. Bu boyutta tamamen topluluğa odaklanacak olan halk kütüphanesi, topluluk grupları için çalışma ve toplantı mekânları sağlayacaktır. Görüldüğü üzere 21. Yüzyılda topluluklar için mekân sağlamak kütüphanelere verilen önemli bir işlevdir.

Halk kütüphanelerinin kütüphaneyi buluşma yeri, öğrenme ve kültür arenası olarak vurgulayan bir boyuta sahip olduğu ve bu perspektiften ele alındığında halk kütüphaneler için fiziksel mekânların özellikle önemli olduğu ulusal halk kütüphanesi politika metinlerinde de vurgulamıştır (Norwegian Ministry of Culture, 2010, s.15; The Netherlands Institute for Public Libraries, 2014, s.16). Yeni Zelanda halk kütüphaneleri strateji belgesinde kütüphaneler bilgiyi arama ve bulma platformu, bilginin tüketimi yeri, sadece kütüphane, derme barındıran bir yer iken geleceğin bilgi toplumunda yaratım ve yenileşim platformu, yeni bilgi yaratım yeri, çok amaçlı bir tesis ve insanların buluştukları bir yer olarak görülmektedir (Local Government New Zealand, 2012, s.31)

Geleceğin kütüphanesinin insanların yarattığı, öğrendiği, keşfedip paylaştığı bir yer olacağı düşünülmektedir. Dolayısıyla verilen bir hizmetten yerel halkın tasarımına ve sunumuna daha aktif ve katılımlı olduğu bir topluluğa dönüşümü görebiliriz. Kütüphaneler birbirine bağlı kişi topluluk ve kuruluşlar olarak kabul edilecektir. İnsanlar birbirleriyle daha fazla şeyler yapmak için kütüphaneler kullanıyor olacak ve bu etkinlikler fiziksel ve sanal mekânlar arasında geçecektir. Toplulukları veya işletmeleri için yeni içerik oluşturuyor, sohbet ediyor ve kendi çıkarları doğrultusunda yeni teknolojiler kullanıyor olacaklar. Kütüphanelerde çalışanların basit işlemlerde daha az meşgul olmaları ve kütüphane mekânlarını ve yeni etkinlikler için kaynakları kullanmada insanları ve kuruluşları bir araya getirmesinde daha fazla yer almaları gerekmektedir (Davey, 2013, s.11);

21.yüzyılda bilgi toplumu bağlamında halk kütüphanelerinin ekonomik yaşama sağlayacağı katkıların halk kütüphanelerinin geleceğini belirleyeceğini söyleyebiliriz. Neden bu katkılardan biri Coworking mekânları yaratarak girişimcilere destek vermek olmasın? Wiley (2016, s.34) 2018 yılına kadar bir milyondan fazla kişinin ortak bir mekânda iş yapacağını belirtmektedir. bilgi toplumunda halk kütüphaneleri işsizler için de destek sunacaktır. Line (1997, s.75) büyük ölçekli işsizlikten kaynaklanan toplumsal zarar ile zengin ile yoksul arasındaki farkın genişlemesinin ekonomileri istikrarsızlaştırabileceğini, bunun sonucunda halk kütüphanelerinin müşterilerine güvenli limanlar olarak hizmet edebileceğini ifade etmektedir. Kullanıcı grupları daha çok işsizlerden oluşmaya başlayabilir. Sadece iş bulamayanların değil iyi eğitimli olup erken emekli olanlar da yeteneklerini kullanma, güncelleme ve yeni beceriler öğrenme yollarını arayacaklar. Ayrıca Levien’e göre (2012, ss.18-19) küçük veya büyük gruplar için buluşma yerleri sunan halk kütüphaneleri değerli bir fiziki altyapıyı temsil etmektedir. Ayrıca ticari rakipleri bir bedel karşılığında hizmet verirken, halk kütüphaneleri müşterilerine ücretsiz hizmetler sunmaktadır. Son olarak kütüphanelerin bugüne kadar elde ettiği bir avantaj, tüm bilgi, eğitim ve eğlence işlevlerini bir pakete birleştirmeleridir.

Sonuç olarak halk kütüphaneleri tıpkı 19. ve 20 yüzyıllarda olduğu gibi 21. yüzyılda da toplumsal gereksinimleri karşıladığı müddetçe var olmaya devam edecektir. Gittikçe bireyselleşen bir toplumda, kütüphane bir buluşma yeri sunmaktadır. Yani gereksinimler bilgiden sosyo-kültürel hizmetlere doğru evrilmektedir. Hollanda Halk Kütüphaneleri Enstitüsü’nün belirttiği gibi “Ne de olsa, sosyo-kültürel bir buluşma yeri olmadan bilgi geliştirilemez” (The Netherlands Institute for Public Libraries, 2014, s.16).

Dolayısıyla 21.yüzyıl halk kütüphaneleri için coworking mekânı sağlamak; ekonomik değer yaratımına katkı ile insanlar için toplumsal bağlantı noktası ve üçüncü mekan oluşturma bağlamında yeni bir işlev olarak değerlendirilmelidir.

Yararlanılan kaynaklar

Anita Fuzi, A. (2016). Coworking spaces in the entrepreneurial landscape of an economically challenged region. Yayınlanmamış doktora tezi. Cardiff, UK: Cardiff Metropolitan University Cardiff School of Management.

Davey, A. (2013). The library of the future. London: Arts Council England. Erişim adresi: http://www.artscouncil.org.uk/sites/default/files/download-file/The%20library%20of%20the%20future.pdf

Levien, R. E. (2011). Confronting the future: strategic visions for the 21st century public libraries. Washington, D.C.: ALA Office for Information Technology Policy. Erişim adresi: http://www.ala.org/advocacy/sites/ala.org.advocacy/files/content/advleg/pp/pub/policy/confronting_the_futu.pdf

Line, M. B., (1997). The public library in the future: A British reaction to buildings, books, and bytes. Library Trends, 46 (1), 68-82. Erişim adresi: http://citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.224.7852&rep=rep1&type=pdf

Lison, B. (2016). The new role of public libraries in local communities. Research for  CULT committee: public libraries – their new role (Workshop documentation). Brussels: European Parliament’s Committee on Culture and Education içinde. (1-48). Erişim adresi: http://www.europarl.europa.eu/RegData/etudes/STUD/2016/585882/IPOL_STU(2016)585882_EN.pdf

Local Government New Zealand. (2012). Public libraries of New Zealand: a strategic framework 2012 – 2017. Erişim adresi: https://lianza.org.nz/public-libraries-strategic-framework-2012-2017

Noh, Y. (2015). Imagining library 4.0: creating a model for future libraries. The Journal of Academic Librarianship, 41, 786–797.

Norwegian Ministry of Culture. (2010). Libraries: knowledge commons, meeting place and cultural arena in a digital age. Erişim adresi: http://www.bibliotheksportal.de/fileadmin/user_upload/content/bibliotheken/international/stmLibrariespdf.pdf

Seo, J., Lysiankova, L., Ock, Y.S, ve Chun, D. (2017). Priorities of coworking space operation based on comparison of the hosts and users’ perspectives. Sustainability, 9, 1494, 1.-10. doi:10.3390/su9081494.

Tez, M. (2017). Kadıköy’ün “coworking” mekanı. Erişim adresi: http://www.milliyet.com.tr/kadikoy-un-coworking-mekani/mehmet-tez/pazar/yazardetay/19.11.2017/2557331/default.htm

Yalçın, F. E. (2017). 12 maddede ortak çalışma coworking. Erişim adresi:http://startuphukuku.com/12-maddede-ortak-calisma-co-working/

The Netherlands Institute for Public Libraries. (2014). Library of the future: hub for knowledge, contact and culture. The Hague: The Netherlands Institute for Public Libraries. Erişim adresi: https://www.kb.nl/sites/default/files/library_of_the_future_12082014_def.pdf

Wiley, M. (2016). There’s a coworking space for everyone. Entrepreneur, 12, 16, 34-35.